ÜLKEMİZDE SİYONİZMİN YÜZÜ

[albina58]

ÜLKEMİZDE SİYONİZMİN YÜZÜ

1897 yılında Siyonizmin fikir babası Theodor Herzl önderliğinde, "Siyonizm Protokolü" yayınlanmıştır.
4 fasıl olan bu Protokolün temel düşünce ve inançlarını, Unutmamamız gerekiyor !

Genel itibari ile ;

1- Siyonizme göre dünyadaki tüm Yahudiler kardeştir ve tek bir Millet olarak yaşayacaktır.

2- İlahları Yehova`nın vadettiği gibi Yahudilerin Dünya`ya hakim olmasını amaçlar. Bu hedef için ilk adım Nil`den Fırat`a kadar olan kendilerine vaad edilmiş topraklar üzerinde Devlet kurmak. (Arz-ı Mevud)

(Amaçlarından Devlet kurma aşaması II. Dünya Savaşından sonra İngiltere ve ABD`nin desteği ile Filistin`de gerçekleştirilmiştir. 14.05.1948 tarihinde İSRAİL Devleti kurulmuştur.)

3- Yahudiler efendi olması gereken üstün ırktır. Diğer Milletler ise kendilerine hizmet etmelidir.

4- Egemenliğin Dine ait olduğu zaman geçmiştir. Egemenlik şimdi sadece maladır. Dünya`ya kolayca hükmetmek için altını elimizde bulundurmamız gerekir.

5- Siyaset ahlakın zıddıdır. Siyasette hile ve riya kaçınılmazdır. Fazilet ve Doğruluk ise siyaset anlayışına göre olumsuz tavırlardır.

6- Arzularını gerçekleştiren eğlencelerin, rüşvetin, aldatmanın, hıyanetin ve zinanın kullanılması meşrudur.

7- Halklara "Geçim ve Yaşam" korkusu verdirilecek. Böylelikle başkaldırılar engellenecek.

8- "Hürriyet, Eşitlik, Kardeşlik" sloganlarıyla Milletler aldatılacak.

9- Yahudi Bilim Adamları ile aristokrat bir sınıf yaratılacak.

10- Muhalif Liderler, çeşitli menfaatler karşılığında elde edilecek.

11- Dünya`yı istedikleri yöne çevirecek etkin güç "Basını" ele geçirmek.

12- Devletler arasında savaş çıkartmak. Devletlerin yıpranmasını sağlamak. Böylelikle Devletleri, Yahudi sermayesine muhtaç duruma getirmek.

13- "Paranın dini ve milliyeti olmaz" sloganı ile, faizciliği ve bankacılık sektörü ile Devletleri borç batağına sürüklemek. Ekonomiyi teslim almak.

14- Milletlerin kalplerindeki iman devletini yıkmak. Allah fikrini akıllardan çıkartmak ve yerine materyalist fikirleri yerleştirmek. Milletleri, milli bir devletinde yaşama mutluluğundan mahrum etmek.

15- İnsanlık ve Ahlaktan yoksun, çözülmüş, şuursuz, din ve siyasette çıkmaza düşmüş, yegane arzusu maddi ihtiyaçlarını ve şehvetlerini tatmin etmek olan toplumlar meydana getirtmek.

16- Diğer Milletlerin maddi ve milli çıkarları arasında şüpheler uyandırmak. Dini ve Irki ayrımları alevlendirmek. Devletler arasındaki tüm antlaşmalardan haberdar olmak.

17- Kamuoyu konusuna büyük önem vermek. İnsanları doğru düşünme imkanından mahrum etmek.

18- Sanayi ve ticarete hakim olmak. İnsanları israf ve bol harcamaya alıştırmak. Ücretleri arttırıp, krediyi kolaylaştırmak ve faizleri yükseltmek…

19- "Yahudilerin dağınık olması zaaf değil, Nimettir. İşte bu nimet sayesinde Dünya hakimiyeti kurulmuştur."

20- Siyonizm, "Yüz eli olan Hindistan Tanrısı Feşno`ya benzer" Derler.

Ortadoğu`da hala neden göz yaşı var diye düşünenlere ithaf olunur...

[leblebi82]

Bu güzel çalışma için bir resim iyi gider ;

[EyüphanAydın]

Çalışmada Güzel,Resimde
Bu İki Güzel Çalışmanın Üstüne İyi Bir Teşekkür Az Gelir.
Tebrikler Mükemmel Olmuş,Çok İyi Bir Konu

[albina58]

ÜLKEMİZDE SİYONİZMİN YÜZÜ 2

İnançlarımız yozlaştırıldı!


Dinin de yozlaştırma sürecinden geçtiğini belirten Tantan toplumda, “Müslümanlar zenginleşsin de nasıl zenginleşirse zenginleşsin” mantığının hakim kılındığına dikkat çekti.


YP lideri Tantan, ABD, İngiltere ve İsrail’in çıkarlarına hizmet eden sivil toplum kuruluşları üzerinden Türkiye’ye yönelik örtülü operasyonlar gerçekleştirdiklerini söyledi

Diyarbakır’daki patlamanın örtülü operasyonların süreceğine işaret ettiğini anlatan Tantan, ABD ile ortak mücadelenin, terörü siyasallaştırmaya yönelik olduğunu ifade etti..

Türkiye’nin dış politikasını Ortadoğu’da hesapları olan küresel güçlerin belirlediğine dikkat çeken Yurt Partisi Genel Başkanı Saadettin Tantan, Ankara üzerinde baskıların arttığını, AKP iktidarı baskı ve dayatmalara karşı direnç gösteremediğini söyledi. Yeniçağ’a açıklamalarda bulunan Tantan, Amerika, İngiltere ve İsrail’in bölgede egemenliğini sürdürebilmek için bir takım örgütleri kullandıklarına dikkat çekerek, “Bu örgütlerden birisi PKK’ydı. Bugün kullandıkları terör örgütünü, örgüt olmaktan çıkarıp siyasi bir aktör haline getirmek istiyorlar” dedi. PKK üzerinden Ortadoğu’ya yönelik bazı yaptırım ve projelerin gündeme geldiğini kaydeden Saadettin Tantan, bölgedeki enerji savaşlarına dikkat çekti. Bu savaşın tarafları arasındaki kamplaşmanın antık açıkça ortaya çıktığına işaret eden Tantan, Türkiye gibi bölgesinde güç olan bir devletin imkan ve kabiliyetini kullanmasının büyük önem ifade ettiğine işaret etti.

Siyasallaştırmanın adımları
“Türkiye, PKK’yı açık ve net biçimde ortadan kaldırabilecek güce sahipken ABD’yi de yanına almak gayreti içinde” diyen Yurt Partisi lideri Tantan, Washington’un iki yüzlü davrandığını, PKK’yı bir düşman örgüt olarak gördüğünü açıkladığını ancak Irak ve İran’daki faaliyetlerini hiç dikkate almadığını hatırlattı. Tantan, şöyle devam etti: “Hatta ABD, terör örgütünün Ermenistan’daki yerleşik durumunu, Azerbaycan ve Gürcistan’da varlık gösterme çabalarını hiç dikkate almamaktadır. Bu durum ABD’nin PKK’yı önümüzdeki süreçte yeniden kullanacağını işaret etmektedir. Aslında bu plandan Ankara’da haberdardır. Çünkü 2005 yılının Ağustos ayında

Türkiye’den önemli isimlerle bir araya gelen ABD ulusal güvenlik yetkilileri şu 3 teklifi yapmışları:

‘1-PKK’nın siyasallaşması,
2-İran’da kurdurulan PEJAK’ın desteklenmesi,
3-bu açıdan İran’ın istikrarsızlaştırılması ve buna destek verilmesi....’
Yani şimdi yaşadığımız süreç bu planın devreye girdiğini ortaya koyuyor...

ABD’den bilgi alıyoruz propaganda
Tantan, “PKK karşı Amerika ile ortak mücadele” planıyla ortaya çıkan bir gerçeğe de dikkat çekti: “Terör örgütü ile mücadele uluslararası alana yayılırken, Irak’ın kuzeyinin bombalanması, özellikle istihbarat uçaklarının satın alınarak bu uçakları kullanacak personelin eğitilmesi için İsrailli uzmanların bu çalışma içinde olması, Ortadoğu’da muhtemel bir bilgi toplama hareketinin Türkiye üzerinden yapıldığını göstermektedir. Sanki Türkiye’nin PKK ile mücadelede hiç istihbaratı yokmuş gibi , ’ABD’den bilgi alıyoruz’ şeklindeki gazete ve TV yayınlarıyla Türk toplumu yanıltılmış, o bilgilerle sınır ötesi harekat yapıldığı propagandası yayılmıştır. Halbuki , yıllardan beri bu bölgede TSK’nın istihbarata nokta hedeflere kadar çok güçlüdür.” Özellikle PKK’nın mal varlıklarına el konması yönünde hiçbir çalışma olmadığına işaret eden Saadettin Tantan, terör örgütünün yayın organlarının da faaliyetlerini sürdürdüğünü anımsattı. Tantan, “PKK’nın kontrolündeki organize suç şebekelerinin faaliyetlerine karşı da bir çalışma yok” dedi. PKK terör örgütü ile mücadele ediliyormuş gibi izlenim verilirken aslında PKK’nın siyasallaşmasını isteyen güçlerin taleplerinin yerine getirildiğini anlatan Tantan, bu konuda da terör örgütünü kullanan ülkelerle bir mutabakatın da günyüzüne çıktığını dile getirdi. “PKK tasfiye ediliyormuş gibi gözükürken yerine neyin ikame edileceği de yavaş yavaş belli olmaktadır” diyen Tantan, şöyle devam etti: “Türkiye’yi ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışıyorlar. Türkiye çok tehlikeli bir çalışmayla karşı karşıya bırakılıyor. Bütün bunlar, siyasi iktidarın, iktidarının devam etmesi açısından verilmiş ödünler gibi gözükse de, Türkiye üzerinde oynanan oyunlarda siyasetin ve devletin birlikte bu çalışmanın içinde olduğu kamuoyuna yansımış vaziyette...”

Terörün tüm faaliyetlerine izin var
PKK terör örgütünün Avrupa’daki faaliyetlerinin hala devam ettiğini vurgulayan Tantan, Marksist, Leninist bir ideoloji üzerine kurulan PKK’nın bugün gelinen noktada dünyanın her tarafında faaliyetlerine müsaade edilen; televizyonları, gazeteleri, dergileri olan, orada lobi faaliyetleri yapabilen bir örgüt olarak ortaya çıktığını söyledi. “PKK, Türkiye’ye yönelik çalışmalarında devletten daha fazla çalışan bir izlenim vermekte” diyen Yurt Partisi Genel Başkanı, PKK terör örgütünü Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, İsrail, İngiltere, Suriye ve Irak’ın farklı amaçlarla kullandığını söyledi. Ortadoğu’ya yönelik uluslararası projenin tüm hızıyla sürdürüldüğünü belirten Tantan, “Türkiye bu projeyi görüp okumakta, fakat ekonomik, siyasi, bürokratik kirlilikten dolayı, yozlaşmadan dolayı tüm gücüyle harekete geçememektedir. Şu andaki iktidar sahipleri, gücünü dışaradan almakta ve ‘harekete geçersem iktidarım elimden alınır’ kaygısıyla adım atmaktadır”dedi.

PKK tasfiye ediliyormuş gibi gözükürken yerine neyin ikame edileceği de yavaş yavaş belli olmaktadır

Örtülü operasyonlar sürecek
Farklı illerde gerçekleştirilen bir takın olaylarla Türk kamuoyunun sarsılmak istendiğine işaret eden Tantan, ülkenin istikrarsızlaştırılmak istendiğine dikkat çekti.

Diyarbakır saldırısı
Tantan, “Bu örtülü operasyonların arkasındaki güçler hiç bir zaman açığa çıkarılmadı. Diyarbakır’daki son olaya (patlamaya) baktığımızda bir örgütlü operasyonun yansıması gibi gözüküyor. Önümüzdeki süreçte bu örtülü operasyonlar giderek daha yaygın hale gelecektir. Geçmişteki olaylardan edindiğim tecrübe bunu bize söyletiyor” dedi. Örtülü operasyonların ardında ise, ABD, İngiltere ve İsrail’in bulunduğunu belirten Tantan, Türkiye’nin Ortadoğu’daki ilişkilerinin sınırının da bu yöntemle çizildiğini söyledi. Türkiye’nin yeni dost ve düşmanlarının belirlendiğini ifade eden Tantan, İran, Lübnan ve Filistin üzerinde oynanan oyunların da bu çerçevede değerlendirilebileceğini belirtti.

AKP iktidarı inançları yozlaştırdı
Mevcut iktidar sayesinde ülkenin millet vasfının çökentildiğini, dinin yozlaştırıldığını ifade eden YP lideri Tantan, açıklamalarını Alevi operasyonuna değinerek tamamladı: “Dikkat ederseniz son günlerde Alevilerle ilgili gündeme baktığınızda orada da bir yozlaşma olduğunu görürsünüz.

Hırsızlık meşru sayılmaya başlandı
Sünniler kendi inanışları bakımından da yozlaştırılıyor. Çünkü bugün AKP iktidarı Müslüman kimliğini kullanarak iktidara gelmiş; rüşveti, yolsuzluğu, hırsızlığı kabul ettirmiştir topluma... Meşru saymıştır. Müslümanlar zenginleşsin de nasıl zenginleşirse zenginleşsin mantığı hakim kılınmıştır. Yani, Hazine arazisi, orman arazisi, vakıfları soymak hak olarak görülmüştür. Kendi kimliğine, kendi kültürüne, kendi geçmişine yabancılaştırılmıştır. Böyle bir toplum, kullanılan bir topluma dönüşür. İradesi yozlaşmıştır, kimliği kalmamıştır.”

İçişleri eski Bakanı ve Yurt Partisi Genel Başkanı Saadettin Tantan, Yeniçağ’a çarpıcı açıklamalarda bulundu. 2005 Ağustos ayında ABD’nin ulusal güvenliğinden sorumlu yetkililerin, Ankara’nın da desteğini aldıkları planı devreye soktuklarını söyledi. Tantan “Bu planın bir
parçası da PKK’nın siyasallaşmasıydı” dedi.

Kimin kime hizmet ettiği belli
Dünyadaki bütün terör örgütlerinin yapılanmasında, kullanılmasında İngiliz istihbaratının egemen olduğunu anlatan Saadettin Tantan, Türkiye’de her şeyin açık bir şekilde göz önünde cereyan ettiğini belirtti. “Kimin kime hizmet ettiği belli” diyen Tantan, hangi sivil toplum örgütünün hangi amaca hizmet ettiğinin aşikar bir şekilde bilindiğini söyledi.

Süvarileri de var
Türkiye’de Tapınak Şövalyeleri’nin görevine devam ettiğini ifade eden Tantan, “Bunların ülkemizdeki süvarileri de ortaya çıkmış durumda. Bunlar belli, ismen belli... Bu açık ve net şekilde ortaya çıkarken Türkiye’de siyaset darma dağınık edilmiş vaziyette. Sadece iktidar değil muhalefetin de bu süvarilerle içiçe olduğu görülüyor” diye konuştu.

Türkiye tuzağa düşürülüyor
Bugün Türkiye bir savaşa sürüklenmektedir. Savaş hukuku altyapısına ihtiyacı vardır...

Doğu ve Güneydoğu’da çok tehlikeli yaklaşımların sergilendiğini de söyleyen Saadettin Tantan, şunları kaydetti: “Sorun Kürt sorunu falan değildir. Aslında ekonomik savaştan kaynaklanan, küresel gücün bölgeye hakim olma ve bölge insanını kendi lehine kullanma sorunudur. Türkiye’ye dayatılmış olan Kürtçülük ve Ermeni sorunu aslında Türkiye’nin içersinde olan bir sorun değildir. 200 yıllık yaratılmış bir sorundur. Tamamen sömürge güçleri tarafından yaratılmış bir sorundur. Yıllarca bu sorun üzerinden Türk siyaseti, kamuoyu hep tehdit edile gelmiş ve maalesef Türkiye hep bu tuzağa düşmüştür.” “Türkiye üzerindeki Kürtçülük ve Ermeni tehdidi dışında en büyük tehdit ekonomik istihbarat tehtididir” diyen Tantan, Amerika’nın Türkiye’nin ekonomik ve finans altyapısını da çökertmeye çalıştığını söyledi. Ekonomik anlamda dışa bağımlılığın arttığına işaret eden Tantan, ekonomik verilerin gizliliğini sağlayacak çalışmaların da hayata geçirilemediğini ifade etti. Tantan, “Bu konuda çalışma yapmak isteyenler de engellenmiştir, tasfiye edilmiştir. Bu çalışmalar bugün de yapılmamaktadır. Türkiye’nin en büyük sorunu bilgi eksikliğidir. Bugün dünyada büyük bir bilgi savaşı vardır, ekonomik savaş vardır, hukuk savaşı vardır. Türkiye’de yaptırılmak istenen Anayasa değişikliği, ticari ve medeni hukuktaki değişiklikler, tamamen dünyayı yöneten finansal gücün bu ülkelerde hukuki takibata uğramasını önleme amacına yöneliktir” dedi.

Savaşa sürükleniyoruz
Bugün Türkiye’nin acilen istihbarat hukukuna ihtiyacı olduğunu belirten YP lideri Tantan, bu konunun ise hiç gündeme getirilmediğini söyledi. Tantan şöyle devam etti: “Türkiye bir savaşa sürüklenmektedir ve savaş hukuku altyapısına ihtiyacı vardır... Gündeme getirilmez. Kolluk güçlerinin hukuki ihtiyaçları vardır... Ekonomik savaştan kaynaklanan dış tehtide karşı dış ticaret hukukunun yeniden yapılanmasına ihtiyacı vardır... Bu da gündeme getirilmez. Bununla ilgili eylem planlarına ihtiyaç vardır... Bu da gündeme getirilmez.”

[albina58]

ÜLKEMİZDE SİYONİZMİN YÜZÜ'NE

Devlet Bakan Hayati Yazıcı’dan şok itiraf!


Yazıcı, 'Vakfın dini amacı varsa, amacı doğrultusunda elbette çalışacaktır'...



VakIflar Genel Müdürlüğü’nde basın toplantısı yapan Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, bir gazetecinin, “Cemaat vakıfları misyonerlik faaliyetleri yaparlarsa ne olacak?” şeklindeki soruya, “Vakfın dini amacı varsa, amacı doğrultusunda elbette çalışacak” cevabını verdi.

Milli güvenlik meselesi

Yazıcı’ya tepki gösteren Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ömer Vehbi Hatipoğlu, misyonerliğin milli güvenlik problemi olduğunu hatırlattı. Hatipoğlu, “Misyonerlik konusunda AB baskısı devam ediyor. Hükümet bu yüzden sıkıntılı” diye konuştu.

Haçlıya yol verdiler

Hayati Yazıcı: Misyonerliğe ilişkin bir bilgi bize ulaşmadı. Vakfın dini amacı varsa, amacı doğrultusunda elbette çalışacak
TBMM Genel Kurulu’nda önümüzdeki günlerde görüşülmesi beklenen Vakıflar Yasa Tasarısı ile Mülhak, cemaat ve yeni vakıflara pekçok kolaylık sağlanıyor. Vakıflardan sorumlu Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Vakıflar Yasa Tasarı ile ilgili bilgilendirme amacıyla önceki gün düzenlediği basın toplantısında 10’uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in 9 maddesini veto ettiği yasa tasarısında değişiklik yapmadan yeniden TBMM Genel Kurulu’na sevk ettiklerini belirtmiş ve düzenlemenin yasalaşması halinde getireceği yenilikleri şu şekilde açıklamıştı.

İzin almaya gerek yok

* Çağdaş kamu denetimi egemen kılınacak.
* Vakıf kurucularında aranan şartlar basitleştirilecek.
* Vakıf yönetiminde yer almak kolaylaştırılacak.
* Yabancılara vakıflarda görev alma hakkı getirilecek.
* Vakfı küçük zararlara uğratanların azli yerine daha basit cezalara çarptırılmaları sağlanacak.
* Vakıflara boşalan organları tamamlama hakkı getirilecek.
* Yeni kurulan vakıflar yurtdışında faaliyet gösterip, teşebbüslerde bulunabilecek, ayni ve nakdi yardımlar kabul edebilecek.
* Vakıflar bağımsız denetim organları tarafından denetlenebilecek.
* Vakıflar, denetim amacıyla gelirlerinin yüzde 5’ini vakıflar Genel Müdürlüğü’ne vermek zorunda kalmayacak.
* Vakıf meclisi üye sayısı 5’den 15’e çıkartılacak..
* Vakıflar izin almadan mal edinebilecek.
* Vakıflara ait hayrat ve taşınmazlar haczedilemeyecek.
* Yurtdışında bulunan vakıf eserleri onarılamıyor ve yok olup gidiyordu. Yeni kanunla yurtdışında yer alan abide ve tarihi eserlerin tadilatı ve onarımı için bütçeden kaynak aktarılacak.
* Vakıf eserlerini sponsor olarak onaranlara vergi muafiyeti getirilecek.
* Vakıf eserlerinde yap-işlet-devret modelini uygulayanlara verilen 29 yıllık işletme hakkı 49 yıla çıkartılacak.

Tabi ki çalışacaklar

Bakan Yazıcı, Vakıflar Yasa Tasarı ile cemaat vakıflarına tanınan yeni haklara dikkat çeken bir gazetecinin, “Cemaat vakıfları alacakları yardımlarla misyonerlik faaliyetleri yaparlarsa ne olacak?” şeklindeki soruya ise “Cemaat vakıflarının misyonerlik faaliyetlerine ilişkin bir bilgi bize ulaşmadı. Vakfın dini amacı varsa, amacı doğrultusunda elbette çalışacak” cevabını vermişti. Basın toplantısında Yazıcı, Vakıfların denetim amacıyla gelirlerinin yüzde 5’ini Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne vermek zorunda kalmaması nedeniyle Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yıllık ortalama 15 trilyonluk bir gelirden de vazgeçtiğini de belirtirken “ Batı Trakya da yaşayan Türklerin kurdukları vakıflar adına yaptırdıkları camilere Yunanistan’ın izin vermediği ve Vakıflar Kanunu’nda yapılan değişiklik sonrası batı ülkelerinden de karşılık görüp göremeyeceğimiz” şeklindeki soruya da şu karşılığı verdi: “Biz onlara referans olmalıyız. Bizim halkımıza hak verilmiyor diye biz de onlara hak veremeyiz diyemeyiz”

Misyonerliğin önünü açan AKP’ye büyük tepki

Orhan Özkaya, iktidar sayesinde misyonerlerin Anadolu toprağında cirit attığını söylerken Nuri Gürgür, “AKP, Lozan’ı ortadan kaldırmayı amaçlıyor” dedi

SP’li Hatipoğlu konunun bir güvenlik meselesi olduğuna dikkat çekerken, yazar Bayzan da, “Azınlık vakıfları misyonerliğin lojistik merkezidir” dedi

Tehlikeli bir politika

Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın “Vakıfların misyonerlik faaliyetine ilişkin bize her hangi bir belge ulaşmadı. Vakfın dini amacı varsa, bu amacı doğrultusunda çalışma yapacaktır” açıklaması tepki çekti. Türk Ocakları Genel Başkanı Nuri Gürgür, yapılanların Lozan’ı ortadan kaldırma amaçlı olduğunun altını çizdi ve tehlikeli bir politikadır dedi.

Milli güvenlik sorunu

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ömer Vehbi Hatipoğlu, misyonerliğin bir milli güvenlik problemi olduğunu hatırlatarak şunlara vurgu yaptı: “ Misyonerlik Türkiye’de yasalar çerçevesinde yasak kapsamında. AKP önümüzdeki dönemde AB baskısıyla misyonerliği serbest bırakan düzenlemeleri hayata geçirebilir.”

Asıl amaçları belli

Tapu ve Kadastro eski Genel Müdür Yardımcısı ve Araştırmacı-Yazar Orhan Özkaya da yasanın zaten misyonerlik faaliyetlerinin önünü açtığını dile getirerek şunları kaydetti: “Misyonerler Anadolu topraklarında insanları Hıristiyan yapıyorlar zaten. Anadolu’da cirit atıyorlar. Yasada açıkça yasaklanırken asıl amaçları da ortadadır”

Kamu düzenine aykırı

Araştırmacı-Yazar Ali Rıza Bayzan ise şunları kaydetti: “Hükümetin misyonerliğe bakış açısı sorunu çözemez.Vakıfları, sonuç olarak lojistik kurumlar olarak niteleyebiliriz. Zaten vakıfların kendi çalışma yapılarında, dini faaliyet önemli bir yer tutar. Bu çerçevede de misyonerlere lojistik anlamda büyük destek verirler. Kamu düzenine aykırı”

[abircan]

BU ARALAR SADETTİN TANTANI VE ESKİ TÜRK İSLAM SENTEZCİSİ ESKİ KÜLTÜR BAKANI SN NAMIK KEMAL ZEYBEĞİ DİKKATLE İZLEYİN ACAYİP İLERLEDİLER, MEMLEKETİN SAHİP ÇIKLIMASI GEREKEN SESLERİNE EKLENDİLER, SAĞDUYUNUN SESİ OLMAYA DEVAM EDİYORLAR, HERİKİSİDE OLUMLU YÖNDE DEĞİŞİYORLAR

[abircan]

TAKIM TUTAR GİBİ SİYASETÇİLERİN GOYGOYCULUĞUNU YAPMAYIN ARTIK SAHAYA İNİN, VERDİĞİNİZ OYUN NAMUS OLDUĞUNU VE NAMUSUNUZUN PEŞİNE DÜŞÜN KİME VE HANGİ EMELLERE HİZMET ETTİĞİNİ GÖRÜN, YENİ GELEN SOSYAL GÜVENLİK YASASINI BİR OKUYUN LÜTFEN, GELECEK OLAN 2B ORMAN VASFINI KAYBETMİŞ KANUNUNU BİR OKUYUN , MADEN YASASINI, PETROL YASASINI BİR OKUYUN BİZİ KİMLER HANGİ EMELLER İÇİN YÖNETİYOR BİR BAKALIM, BİR SONRAKİ SEÇİM ÇOK GEÇ OLACAK BAZI ŞEYLER YOLDAN ÇIKMIŞ OLACAK, BİZ HALA SAÇMA SAPAN TÜRBAN TARTIŞIYOR OLACAĞIZ

[leblebi82]

abircan Nickli Üyeden Al?nt?

BU ARALAR SADETTİN TANTANI VE ESKİ TÜRK İSLAM SENTEZCİSİ ESKİ KÜLTÜR BAKANI SN NAMIK KEMAL ZEYBEĞİ DİKKATLE İZLEYİN ACAYİP İLERLEDİLER, MEMLEKETİN SAHİP ÇIKLIMASI GEREKEN SESLERİNE EKLENDİLER, SAĞDUYUNUN SESİ OLMAYA DEVAM EDİYORLAR, HERİKİSİDE OLUMLU YÖNDE DEĞİŞİYORLAR

Vay be üstad bizim tarafa mı yaklaşıyorsun yoksa ? Sadettin Tantan ve Namık Kemal Zeybek gerçekten yerleri doldurulamayacak iki insan bence.

[abircan]

Sosyal Güven(siz)lik Geliyor! Dikkat!!!
Hergün bir sürü email gönderiyoruz. Ama bizi çok yakından
ilgilendiren konularda duyarsız kalıyoruz. Lütfen bütün herkesi ilgilendiren bu e-maili gönderebildiğiniz kadar çok kişiye gönderiniz.Sonuçta bu hizmetlerden bizler ve çocuklarımız yararlanacağız!!!
Şu anda mecliste bekleyen 5510 sayılı (Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) yasa tasarısı eğer yasalaşırsa pek çok hakkımızı kaybedeceğiz.
Sağlık ve sosyal güvenlik haklarımızda oluşacak kayıplardan
bazıları şöyle:
- Zaten kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı
hem kadınlar, hem de erkekler için 65'e çıkarılacak. (Madde 28)
- Emeklilğe hak kazanabilmek için yakın zamanda 5.000'den
7.000 güne çıkarılan prim ödeme zorunluluğu 9.000 gün prime çıkacak. (Madde 27)
- Emekli maaşları % 23 ila % 33 arasında düşürülecek. (Madde 29)
- Yıpranma hakkı gasp edilecek
- Aylık geliri 139,6 YTL'den fazla olan bütün vatandaşlar her
ay 73 ila 475 YTL Genel Sağlık Sigortası primi ödemek zorunda kalacak. (Madde 88)
- Sadece ayakta tedavi olununca değil; hastalık, kaza, ameliyat gibi nedenlerle hastaneye yatmak gerekince de 'katılım payı' adı altında para ödenecek.(Madde 68)
- 'Katılım payı' gerektiğinde beş katına kadar arttırılacak.
(Madde 68)
- Bütün sağlık hizmetleri paralı olacak.
- Sağlık hizmeti alabilmek için bu ülkenin vatandaşı olmak,
üstelik vergi ödemek, dahası Genel Sağlık Sigortası primi yatırmak, hatta 'katılım payı' ödemek yetmeyecek.Şimdi bir de 'ilâve ücret' adı altında para ödeme gerekecek.(Geçici Madde 5)
- Bütün dünyada anne sütünün önemi yeniden anlaşılır ve
emzirme teşvik edilirken Türkiye'de 'sigortalının çocuğuna bir ay anne sütü yeter' mantığı geçerli olacak. Daha önce doğum yapan sigortalılara altı ay süreyle verilmesi öngörülen emzirme yardımı bir aya düşürülecek.
- Hastalanan sigortalılara verilen iş görememezlik ödeneği % 16 azalacak. (Madde 18, 19, 80)
- Emekli Bağ-Kur'lularının maaşından 10 yıl süreyle % 10
oranında Genel Sağlık Sigortası primi kesilecek. (Madde 88)
- Primini ödeyemeyen vatandaşlar sağlık hizmeti alamayacak, hastane kapılarından geri dönecek.(Madde 88, 89 ,90)
- Primini ödeyemeyen çiftçilerin pamuğuna buğdayına, üzümüne tütününe el konulacak.(Madde 87)
Şu anda sadece Türkiye'de değil dünyanın pek çok ülkesinde benzer politikalar uygulanmaya çalışılıyor. Devletler sosyal güvenlik ve salık harcamalarını azaltma çabasındalar.
Fransa ve Yunanistan'da büyük grevler ve yürüyüşlerle bu yasalar engellenmeye çalışılıyor. Şu an yasanın getirecekleri ile ilgili yeterli farkındalık yok. Biz de bu yasayı engelleyebiliriz. Biz karşı koyarsak bu yasayı geçiremezler!

[abircan]

leblebi82 Nickli Üyeden Al?nt?

Vay be üstad bizim tarafa mı yaklaşıyorsun yoksa ? Sadettin Tantan ve Namık Kemal Zeybek gerçekten yerleri doldurulamayacak iki insan bence.

sizin taraf bizim taraf yok , yanlız bilirsin yürek solda atıyor, insana sevgim saygım sonsuzdur, o tarafına bu tarafına bakmam kardeşim, mühim olan insanın ilerleyip güzelleşmesi o taraf yapmış bu taraf yapmış değil insanlık böyle ilerledi ilerleyecek, söyleyince kızıyorsunuz her sabah zaman gazetesini sizden önce okuyorum, ardından akşam, ardından allah ne verirse internette okurum, hergün eve eşim işyerinden 10- 12 gazete getiriyor, yeniçağ okuru oldum, cumhuriyet, yeni şafak, vakit artık okuduğum günlük gazeteler oldu, mühim olan milletin hayrına neler yapılır neler yapılabilir nasıl yapılıra kafa yormak, yoksa hiçbir ideoloji , parti vs kişi tek başına bir ulusu alıp uçuramaz yok öyle birşey, adam bir attan bi daha düşse ne olacak bu memleket yöneticisizmi kalacak, ama kendine sorarsan öyle zannediyor, ama o neki tarihin milyonlarca yıllık sayfasında, mühim olan bizim nasıl insan olduğumuz, ne için yaşadığımız, şu üçgünlük dünyada eşimiz dostumuz çevremizle uyum içinde barış dolu , huzur dolu yaşayabilirsek ne ala, insanın kavgası bitmez yoksa , mühim olan insanlık